enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
35,5976
EURO
37,0062
ALTIN
3.118,55
BIST
10.029,31
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Hafif Yağmurlu
12°C
İstanbul
12°C
Hafif Yağmurlu
Çarşamba Hafif Yağmurlu
11°C
Perşembe Az Bulutlu
14°C
Cuma Hafif Yağmurlu
11°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
12°C

Bilgi: Klavye yön tuşlarını kullanarak galeri resimleri arasında geçiş yapabilirsiniz.

Yaşım arttı ama yüreğim gençti


Bir akşam, feysimde gezinirken bir mesaj aldım. “Merhaba, Ayşe hanım. Profiliniz çok hoşuma gitti, sizinle tanışmak istiyorum.” Bu mesajı yazan adam, adını “Emre” olarak tanıttı. 45 yaşında, yakışıklı, uzun boylu, güler yüzlü bir adamdı. Kendini işadamı olarak tanıttı. Türkiye’nin başka bir şehrinde yaşıyor, yalnız olduğunu söyledi. Bana çok ilgi gösterdi, her gün mesajlar atıyordu, uzun telefon konuşmaları yapıyorduk. Bir süre sonra, sanki yıllardır tanıyormuşum gibi hissettim. Emre, bana çok değerli bir kadın olduğumu söyledi. Benimle bir gerçeği paylaşmak istediğini belirtti. Zamanla bana çok bağlandığını, beni çok sevdiğini yanıma gelmek benimle beraber olmak istediğini söyledi. Ben de ona güvenmeye başladım. Her ne kadar mesafeli bir şekilde başlasam da, günler geçtikçe içimi ısıtan, bana değer veren biri gibi göründü. O kadar çok sıkıldım ki yalnızlıktan, o kadar çok ihtiyaç duydum ki birinin ilgisini kazanmak için her şeyi verdim. Bir gün, bana başka bir şehirdeki bir iş toplantısına katılacağını söyledi. Uçak bileti ve otel masraflarını halledeceğini ama bir ödeme yapması gerektiğini ekledi. “Ayşe, bana yardımcı olabilir misin? Sadece birkaç günlüğüne bir miktar para gönderirsen, her şey çözülecek.” İlk başta tereddüt ettim ama sonra ona güvenip, sahip olduğum paradan bir kısmını göndermeye karar verdim. Ona güvenmeye başladıkça, daha fazla yardım ve para talep etmeye başladı. Zamanla, bir sorun çıktı ve “Başka bir ödeme yapmamız lazım” dedi. Bu süreç bir süre daha devam etti, her defasında ben daha da yavaşça ama sağlam adımlarla ona para göndermeye devam ettim. Düşünmeden, “Ona yardımcı olmalıyım,” dedim. Ama bir gün, telefonlarına ulaşamamaya başladım. Mesajlarım yanıtlanmadı, sesli yanıtlar hep aynıydı, cevap yoktu. Birkaç hafta geçtikten sonra, o tanıdığım adam artık yoktu. Kendisini tekrar aradım, ama ne telefonunda, ne de internette herhangi bir iz bulabildim. Ve bir sabah uyandığımda, her şeyin bir yalan olduğunu fark ettim. Emre, aslında beni dolandırmıştı. Yavaşça içimi tüketen o adam, kalbimi kırmış ve beni yalnız bırakmıştı. Bir şekilde, dolandırıldığımı anlamıştım ama iş işten geçmişti. Üzüntüm, öfkem, hayal kırıklığım her şeyin önündeydi. Ama bir şey fark ettim: Ben hala ayaktaydım. Geçmişte kaybettiklerimle de barıştım. Bu hikaye, bana bir ders verdi: Gerçek sevgiyi ararken, kendimi unutmamalıydım. Şimdi internete girmiyorum. Yalnızlığımda öğrendiğim şey şu: Gerçek dostluk ve güven, paradan daha değerli. Ve yaşlılık, yalnızlık, insanı ne kadar kırsa da, insan her zaman yeniden ayağa kalkabilir.“Kayıp Parçalar”Çamlıca’daki eski ahşap evin çatısı, kış yağmurlarının inatla kemirdiği yerlerden sızdırıyordu. Evin içindeki sıcaklık, odun sobasının verdiği hararete rağmen bir türlü tutunamıyordu. Üç kardeş, bu evde büyümüşlerdi. Şimdi ise, hayatın onları farklı yollara sürüklemesine rağmen, buraya her geldiklerinde çocukluklarına dönüyorlardı.En büyükleri olan Ali, hastanede gece nöbetinden yeni dönmüştü. Yorgunluktan gözleri kızarık olsa da, kardeşlerine sıcak bir çorba yapmak için mutfağa geçti. Ortanca kardeş Zeynep, atölyesinde yeni bir tablo üzerinde çalışıyordu. Fırçalarıyla tuvale yansıttığı renkler, iç dünyasının aynası gibiydi. En küçükleri olan Deniz ise, odasında gelecekteki projeleri üzerine kafa yoruyordu. Bir gün büyük bir şirket kurup, dünyayı değiştireceğine inanıyordu.Yemek masasında toplanırken, yıllar önce kaybettikleri annelerini hatırlıyorlardı. Annenin yokluğu, hayatlarına derin izler bırakmıştı. Ali, babalarının sorumluluklarını üstlenmek zorunda kalmış, Zeynep içine kapanık bir çocuk olmuş, Deniz ise hayallerini gerçeğe dönüştürmek için daha çok çaba göstermeye başlamıştı.Bir gün, evin tavan arasında eski bir kutu bulurlar. Kutunun içinde, annelerinin yazdığı mektuplar, fotoğraflar ve çeşitli eşyalar vardır. Mektupları okudukça, annelerinin onları ne kadar sevdiğini ve onlarla gurur duyduğunu anlarlar. Aynı zamanda, annelerinin hayata dair felsefesi ve hayalleri de ortaya çıkar.Bu mektuplar, kardeşlerin birbirlerine daha sıkı bağlanmalarını sağlar. Artık, sadece kan bağıyla değil, aynı zamanda annelerinin miras bıraktığı değerlerle de birleşmişlerdir. Ali, hastalarına daha şefkatli davranmaya başlar. Zeynep, sanatıyla insanlara umut vermeye çalışır. Deniz ise, hayallerine ulaşmak için daha da hırslanır.