enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
34,0724
EURO
38,0724
ALTIN
2.832,80
BIST
9.975,61
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Yağmurlu
25°C
İstanbul
25°C
Yağmurlu
Cuma Hafif Yağmurlu
22°C
Cumartesi Az Bulutlu
25°C
Pazar Yağmurlu
25°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
26°C

Bilgi: Klavye yön tuşlarını kullanarak galeri resimleri arasında geçiş yapabilirsiniz.

Peygamber Efendimiz ilk kimin mezarına su döktü


Ölüyü gömünce toprağa su dökmek, toprağın…sıkışmasını sağlar, bu, islam dinine göre sünnettir. Peki mezar ziyaretlerinde insanlar her seferinde mezara niye su döker? Mezara su dökme adeti Türklerin şaman inancı taşıdıkları zamanlardan kalmıştır. Eskiden, ölülerin belli günlerde su içtiklerine inanılırdı, bunun için mezara Su dolu bir tas bırakılır, ya da mezarın başına içi su dolu kulplu bir bardak asılırdı. Bunun için de bir tören yaparlardı. Bu inanç Makedonya’da 20. yüzyılın başlarına kadar devam etti. Bu adet, Türkler müslüman olduktan sonra ilk zamanlar, m’ezara kulplu bardaktan su dökmeye dönüştü. Daha sonraları ise, kulpun da bardağın da önemi kalmadı ama gelenek, mezara su dökme şeklinde sürüyor. Su, mezarın baş tarafından başlayarak ayak tarafına doğru dökülür. Kabir üzerindeki yeşilliklerin orada yatan kimseye faydası olduğu ve onların ibadetlerinin onun defterine yazıldığı rivayet ediliyor. Bu nedenle su dökülerek otların ve tohumların çabucak yeşillenmesi istemek ve yeşilliklerin ömrünün uzun olamasını sağlamak olabilir. Toprakla örtülen kabrin sulanarak iyice oturması ve toprağın rüzgârla gitmesinin engellenmesi de sağlanmış olur. Ayrıca toprak yerleşerek kabrin çökmesi ve vahşi hayvanların cenazeye zarar vermesi de engellenmiş olur. Ayrıca Güzel bir görüntü de oluşmuş olur. Hz. Peygamber, oğlu İbrâhim vefat edince aynı yere defnedilmesini emretti; kabrinin üstüne su döktü ve buraya Zevrâ adını verdi. Bunun üzerine Medine’deki her kabile Cennetü’l-bakī‘da kendileri için bir yer ayırdılar. Hz. Peygamber’in kızlarından Rukıyye ve Zeyneb de buraya defnedildiler; sonradan Hz. Fâtıma ile oğlu Hz. Hasan da Bakī‘a gömüldüler. Kerbelâ’da şehid edildikten sonra Dımaşk’a götürülen Hz. Hüseyin’in başı Yezîd tarafından Medine’ye gönderilince annesinin yanına defnedildi (İbn Sa‘d, V, 238). Hz. Peygamber’in amcası Abbas ile halası Safiyye bint Abdülmuttalib ve bazı torunları da burada yatmaktadır. Bakī‘a defnedilenler arasında, Hz. Peygamber’in “benim ikinci annem” dediği Hz. Ali’nin annesi Fâtıma bint Esed ile süt annesi Halîme, Resûl-i Ekrem’in zevcelerinden başta Hz. Âişe olmak üzere Hafsa, Ümmü Seleme, Zeyneb bint Huzeyme, Zeyneb bint Cahş, Safiyye, Reyhâne ve Mâriye bulunmaktadır. Cennetü’l-bakī‘a birçok sahâbî yanında Ehl-i beyt’in ileri gelenleri, tâbiîn neslinden birçok kimse defnedilmiştir. Sahâbîlerden ise Halife Hz. Osman, Abdurrahman b. Avf, Sa‘d b. Ebû Vakkās, Abdullah b. Mes‘ûd, Suheyb b. Sinân ve Ebû Hüreyre zikredilebilir. Hz. Âişe’nin rivayetine göre Resûlullah zaman zaman Cennetü’l-bakī‘a gider ve orada medfun bulunanlara dua ederdi. Bazı cenaze namazlarını burada kıldırırdı. Habeşistan hükümdarı Ashame’nin gıyabî cenaze namazını da Bakī‘da kıldırmıştı. Bazan ordularını buradan sefere uğurlardı.