enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
34,0984
EURO
37,9486
ALTIN
2.819,31
BIST
9.758,14
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Hafif Yağmurlu
25°C
İstanbul
25°C
Hafif Yağmurlu
Çarşamba Parçalı Bulutlu
24°C
Perşembe Az Bulutlu
25°C
Cuma Çok Bulutlu
24°C
Cumartesi Yağmurlu
24°C

Namaz Kılan Adamın Hikayesi


Yaşça büyük olan adam onu konuşturarak ve bir şeyleri hatırlatarak üzmek istemiyordu. Ancak gene de kendisine hâkim olamadı. Ne kadar tuttular göz altında? -Yirmi dokuz gün. -Tanrı Tanrı, yirmi dokuz gün öyle mi? -Evet, yirmi dokuz gün. O yirmi dokuz günlük namazımı kaza edeceğim. -Kılamamışsındır, kıldırmamışlardır herdurumda? Delikanlı bir müddet sustu ve sonra ihtiyar adama döndü: -Aslında namazlarımı kıldım, bir tek zamanımi bile kaçırmadım ancak… -Ancak ne? -Ancak namazın şartlarını yerine getiremedim, hep eksikti. Çoğu zaman Abdest alamadım, teyemmüm ettim. -Olsun, teyemmümle olsun, kabul değil mi? -Ancak toprak bulamadım teyemmüm edecek, bazı durumlarda beton duvara, bazı durumlarda de demir kapıya ellerimi sürerek teyemmüm ettim, kabul olur mu? -Ne demek kabul olmaz, kuşkusuz olur. -Kıbleyi de bilmiyordum, rica ettim söylemediler. Hem bu arada namazın başka rükünlerini de yerine getiremiyordum, askıdaydım, hem ellerim hem ayaklarım bağlıydı, fazlası zaman zorla rükua gidebiliyordum, hele hiç secde yapamıyordum. -Olsun, olsun gene de kabuldür senin kıldığın bu namaz, dedi ihtiyar adam. Ancak ses tonu gittikçe değişiyor, ağlamaklı bir hal alıyordu. -Sen öyle hep kabul kabul diyorsun ama… dedi ve bir müddet sustu genç adam. Daha sonra farklı bir ses tonuyla devam etti. -Biliyor musun, gözaltında bulunduğum o yirmi dokuz günün on beş günü anadan üryandım, çırılçıplaktım, soymuşlardı beni. Yalvarıyordum onlara, ne olur Tanrı amacıyla bir tek külotumu bana verin, hiç olmazsa namaz kılacağım süre verin diyordum ancak vermiyorlardı. İşte o şekilde kıldım namazlarımı. Mümkün bulunduğu kadar toparlanıp avret yerlerimi örtmeye çalışıyordum. Ancak bazı durumlarda onu da yapamıyordum, bu şekilde namaz kılıyordum… Ortalığı oldukça bir müddet sessizlik kaplamıştı, delikanlı ihtiyar adamdan yanıt bekliyordu, bu namazları kaza etmesi gerekmiyor muydu? Yaşça büyük olan adam başını kaldırdığında göz yaşlarının baştan sona yüzünü ıslattığını gördü, ağlıyordu, ağlıyordu. Sonra aniden doğruldu, delikanlının omuzlarından kuvvetlice tuttu ve kendisine çekti: -Bana bak delikanlı! Anlıyor musun, o namazları katiyen kaza etmeyeceksin. O namazları alıp Tanrı’ın huzuruna varacaksın. “Tanrı’ım, sana bunları getirdim” diyeceksin. Biliyor musun, belki hayatında kıldığın en mühim namazlar, senin bu namazların olacak. Yaşça büyük olan adam sordu adın ne? Nerelisin? Ne iş yaparsın? Suçun ne delikanlı ? Adım Muhsin Yazıcıoğlu. Suçum…