Biraz aradan sonrasında ayağına bir şeyin vurduğunu ayrım eder.
Pabuçlarını çıkarttığında gördüğüne inanamaz.
Aşık Veysel`in bütün parası oradadır. kaçacağını anlayıp haiz olduğu her şeyi eşine bırakmıştır.
Ayrıca parayla birlikte bir kağıt bulur ve o kağıtta şu yazar ;
“Al bu para ananın ak sütü benzer biçimde helal olsun, gittiğin yerde kendini ezdirme.
Bir de güzelliğin on para etmez bu bendeki aşk olmasa … ”
“Aşık Veysel`den kendisini aldatan eşine yaşam dersi” vurgusuyla paylaşılan anlatının daha hikâyemsi aktarımı ise şu şekildeki sunulabilir:
Sivas`ın Şarkışla kazasının bir köyünde evli bir çift vardır. Koca görme engellidir. Kadın da öteki köylü hanımlarına nispeten güzeldir. Ancak hanım kocasını sevmiyor ve onu aldatıyor. Sevgilisiyle her akşam evinin bahçesinde buluşuyorlar. Bu vaka ortalama 3 sene sürüyor. Ve sonucunda kaçmaya karar veriyorlar. Sevgilisi yeniden evin bahçesine geliyor. Kadınla birlikte kaçmaya başlıyorlar. Ancak köy yerinde ne araba, ne de başka bir nakliyat aracı var. Kadınla erkek yakalanma korkusuyla gelenek korkusuyla koşuyorlar, koşuyorlar, koşuyorlar. Sonunda nefesleri tıkanıyor ve dinlenmek için duruyorlar, Arkaya baktıklarında kimsenin olmadığını anlar anlamaz iyice rahatlıyorlar. Kadın sevgilisine kaçmaya başladıklarından beri çarığının altında bir şey bulunduğunu ve rahatsız ettiğini söylüyor. Çarığını çıkardığında gördüğüne inanamıyor. Bir tomar para. Anlıyor ki parayı kocası çarığına koymuş. Buraya kadar erkek hakkındaki arzu ettiğiniz şeyleri düşünebilirsiniz. Ancak şimdi söyleyeceklerimi hiçbir yere çekemezsiniz Karısına para bırakan o erkek, Âşık Veysel. âşık Veysel, kadının kaçacağını anlayıp yolda biçare kalmasınlar diye. Ben de bu kadının yıllarca ”emeği” var diye Yıllarca bana baktı önüme bir tas çorba getirdi diye. Ona para bırakıyor. Kadını-Erkeği hepimiz eşini aldatabilir, peki kaçımız kaçan eşimize emeği var, sefil olmasın diye para bırakırız…”