Nasrettin Hoca, yürüyüşü esnasında aniden enseye öyle bir darbe almış ki, düşme tehlikesiyle karşı karşıya kalmış; öfkeyle dönüp baktığında, karşında hiç tanımadığı bir genç adamı bulmuş. Nasretti Hoca sormuş:
– “Hangi cesaretle vuruyorsun!..”
– “Bağışlayın hocam, sizi birisine benzettim, ufak bir hata yaptım; ama siz bu durumu fazlasıyla abarttınız.” “Öyleyse ilerleyelim, kadıya doğru yola çıkıyoruz!”
Kadıya ulaştıklarında, her ikisini de dinleyen kadı efendi, Nasrettin Hoca’yı vuran gencin akrabasını tanımaktaydı. Kadı efendi, Nasrettin Hoca’nın duygularını anlayarak, akrabasını kurtarmak için onu ikna etmeye çabaladı:
– “Hoca, hislerinizi anlıyorum. Bu durumda herkes benzer duygular beslerdi. Şimdi bu genç adam kendisine bir tokat atarsa, kabul eder misin?”
Nasrettin Hoca ısrarla söylemiş:
– “Bu uygun değil, bir mahkeme yapılsın.”
Kadı efendi, bunun üzerine akrabasına dönerek kararını vermiş:
– “Ceza olarak Nasrettin Hoca’ya 5 kuruş ödeyeceksin; şimdi gidip getir!”
Nasrettin Hoca, parayı almaya giden genç adamın dönüşünü sabırla beklemiş. Bir saat geçmiş, iki saat geçmiş; ancak genç adam henüz görünürde yokmuş. Mahkeme kapısının kapanma saatine kadar sabreden Nasrettin Hoca, kadı efendinin ensesine sert bir tokat savurduktan sonra şu ifadeleri kullanmıştır:
– “Affınıza sığınarak, daha fazla bekleyemem; eğer gelecek olursa, ona iletin lütfen; 5 kuruşunu size versin!”