gün, yine yalnızlıkla dolu bir akşamda cesaretimi toplayarak Murat’la konuşmaya karar verdim. “Murat, seninle konuşmamız gerekiyor,” dedim. O, gözlerini ekrandan ayırmadan, “Ne var Ayşe?” diye yanıtladı. Derin bir nefes alarak, “Bence evliliğimizde bir sorun var. Sanki birbirimizden uzaklaşıyoruz. Eskisi gibi değiliz,” diye devam ettim.
Murat nihayet benimle yüz yüze geldi. “Ne demek istiyorsun Ayşe? İşim çok yoğun, eve geldiğimde sadece biraz dinlenmek istiyorum. Lütfen sorun çıkartma,” diye yanıtladı.
Bu sözler, içimde biriken tüm duyguların volkan gibi patlamasına neden oldu. “Sorun çıkartmak mı? Sadece biraz ilgi ve anlayış istiyorum. Evliliğimizin bu hale gelmesinden dolayı çok üzgünüm,” dedim.
Murat’ın yüzündeki ifadesizliği görmek, içimi daha da sarstı. “Ayşe, hayat her zaman tozpembe olamaz. Gerçek dünyada işler böyle yürüyor. Lütfen abartma,” dedi ve tekrar televizyona döndü.
O gece, gözyaşlarımı yastığıma gömerek uyumaya çalıştım. Anladım ki, Murat ile aramızdaki mesafe yalnızca fiziksel değil, aynı zamanda duygusal bir uçurmuş. Yıllar geçtikçe bu mesafe daha da büyüdü ve her geçen gün kendimi daha yalnız hissetmeye başladım.
Bir gün, kendimi dışarı atmaya karar verdim. Sokaklarda amaçsızca dolaşırken, bir şeylerin değişmesi gerektiğinin farkına vardım.