Kaybolmasından 18 gün sonra cesedi bir minibüste bulunan üniversite öğrencisi Rosin Kabaish’in suda kaldığı süre ve ölüm zamanına ilişkin raporda, oybirliğiyle Rosin Kabaish’in o gün öldüğü sonucuna varıldığı ileri sürüldü. O günden keşfedilene kadar suda kaldı. Konuya ilişkin Vann Barosu ve Kadın Hakları Merkezi sanal medya hesapları üzerinden yazılı bir açıklama yaptı.
“Yeterli bilgi yok”
Açıklamada, ilgili kurumların hazırladığı rapora atıfta bulunarak, Rosin Kabayş’ın cenazesinden elde edilen bulguların, otopsi yapıldıktan sonra İstanbul Adli Tıp Kurumu’na (ATK) gönderileceği belirtildi. aşağıdaki gibi: Raporun ayrıntılı bir değerlendirmesinin yapılması ve eksikliklerin tespit edilmesi amacıyla rapor sırasında bir toplantı yapılmıştır. Konferansa alanında uzman hekimler de katıldı. Raporda ölüm nedeninin “boğulma” olduğunun belirlendiği basın açıklamalarıyla kamuoyuna duyuruldu. Ancak CMK 153 kapsamında dosyaya ilişkin verilen kısıtlayıcı kararda, soruşturmanın güvenliğini tehlikeye atmamak amacıyla kamuoyuna açıklanacak bilginin sınırlandırılması yoluna gidilmiştir. Yapılan görüşme ve değerlendirme sonucunda, raporda Rozin Kabaish’in ölümünün aydınlatılmasına yönelik yeterli bilgi bulunmadığı tespit edildi. Tüm bulgulara karşı başvurular ve itirazlar yapılmıştır. “Bu hususlar savcılık ve başsavcılıkla yapılan görüşmelerde de gündeme getirilmiş ve kısıtlama kararına uygun ölçüde kamuoyuna bilgi verilmiştir.”
“Şüpheli DNA bulgusuna rastlanmadı.”
ATK ve DNA raporlarına atıfta bulunulan metinde şöyle devam edildi: “Rozin Kabaish’in cesedinde iki DNA örneği bulundu. Ancak raporda bu DNA’ların kime ait olduğu ve dolayısıyla DNA’nın şüpheliye ait olup olmadığı konusunda bilgi yer almıyor. Kimliğin tespiti için DNA araştırması yapıldığına dair Cumhuriyet Savcılığı’ndan rapor aldık. ATK raporundaki DNA’yı değerlendirdik ve DNA’da şüpheli bulgulara rastladık.